Türkiye'nin Sayılı Fintech’lerinden Biri Olmayı Hedefliyoruz!
İnfina Yazılım Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Nejat Özek, Fintechtime Dergisi Kasım & Aralık 2022 Sayısı'na röportaj verdi.
Geçmişten bugüne sermaye piyasalarının dijital dönüşümünü ve dijitalleşmenin iş yapış şekilleri üzerine etkilerini değerlendiren Özek, özellikle pandemi sonrasında ortaya çıkan "dijital aracı kurum" ve "dijital saklama kuruluşu" yaklaşımlarına değindi. 27 yıldır sermaye piyasalarının dijitalleşmesine öncülük eden İnfina Yazılım'ın da uzun vadeli hedeflerinden ve bu sene ikinci kez mezun veren yenilikçi staj programımız İnfina Akademi'den de bahsetti.
Uzun yıllardır finans sektörü ve özellikle sermaye piyasalarının dijitalleşmesi için değer üretiyorsunuz. Geçmişten bugüne baktığımızda nasıl bir değişim görüyorsunuz? Dijitalleşme bu değişimin neresinde?
Ben sektörde uzun yıllardır bulunduğum için bir çok değişime tanıklık ettim. 1995’ten itibaren takım arkadaşlarımla birlikte değişim için çalıştım. Güncel gelişmelere baktığımızda şu anda tüm sektörde olağanüstü bir dijitalleşme rüzgârı esiyor. Bu değişim, bugüne kadar olanların en kapsamlısı. Bu rüzgâr tüm iş yapma süreçlerini etkiliyor ve günlük yürütümde teknolojinin payı büyük oranda artıyor. Diğer yandan birbiriyle bugüne kadar hiç işbirliği yapmamış kurumlar, sermaye piyasalarında bütünleşiyor. Bu gerçekten her şeyin baştan tanımlandığı bir dönem ve bu dönemde çok heyecan verici bir gelişmelerin içinde yaşıyoruz. 2 yıl içinde bu dönüşümün büyük ölçüde tamamlanmasını bekliyorum. Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.
Dijitalleşme iş yapış şekillerinizde nasıl bir değişim yaşattı? İnfina Yazılım'ın süreç içerisindeki dönüşümünden bahseder misiniz?
İnfina Yazılım bu sürece kendisini çok önceden hazırladı. Tüm uygulamalarını modüler mimari anlayışı ile yeniledi. Ayrıca güçlü bir kalite ve denetim birimi kurarak hizmet kalitesini kalıcı olarak güvence altına aldı. Böylelikle çok daha dinamik ve kaliteli çalışan bir kuruma dönüştü. Bugün 100’e yaklaşan müşterilerimize, yüksek kaliteli ve yenilikçi hizmetleri, bu değişimin getirdiği avantajlarla sunabiliyoruz.
Bu konuda bir diğer önemli başlık da İnfina’nın kendi dijitalleşmesini tanımlamış ve bu yatırımlara başlamış olması. Böylece şirketimizin tüm faaliyetlerini anlık olarak monitör edebilir ve denetleyebilir bir konuma geliyoruz. 2023 yılında da bu hedefe ulaşmış olmayı planladık.
Sermaye piyasalarında özellikle pandemi sonrasında sizin de değerli katkılarınızla “Dijital Aracı Kurum” yaklaşımı ortaya çıktı. Okurlarımızı “Dijital Aracı Kurum” kavramı ile yakınlaştırabilir misiniz? Dijital Aracı Kurum ile Dijitalleşmeye Yatırım Yapan Aracı Kurum arasında nasıl bir fark var? Siz bu başlık altında ne gibi hizmetler sunuyor ve konumlanıyorsunuz?
Evet, “Dijital Aracı Kurum” kavramını biz ortaya attık ve sektör bu kavramı benimsedi. Burada kastımız, bu gruba giren aracı kurumların müşteri ediniminden raporlama aşamasına kadar tüm çalışmalarını minimum insan, maksimum teknoloji katkısıyla yürütmeleridir. Buna ek olarak iletişimlerinin ve etkileşimlerinin tamamına yakınını mobil uygulamalar ile sağlamalarıdır. Bu alanda tamamen yeni kurumlar ortaya çıktığı gibi başka alanlarda faaliyet gösteren e-para, mikro kredi, kripto şirketleri gibi yeni nesil dijital kurumlar, yeni aracı kurumlar kurarak bu sektöre girmektedir. Bu grup şirketler değişik iş modelleri ile yakın gelecekte hem rekabet edecekler hem de sektörü büyütecekler. Mevcut aracı kurumlar ise yürüttükleri süreçleri dijitalleştirerek rekabette güçlü olmaya çalışmaktadır. Bu olgunun da önümüzdeki 2 yıl içinde çok hızlı ilerleyeceğini görmekteyiz.
İnfina Yazılım hem mevcut hem de yeni gelen kurumlara kapsamlı bir dijitalleşme ortamı sunarak bu değişimi hızlandırmaktadır. Bu olgunun en güzel örneği de, ülkemizde Dijital Aracı Kurum konsepti ile müşterilerine hizmet veren ve vermeye hazırlanan Midas Menkul, Colendi Menkul ve Eliptik Menkul’un teknoloji partneri olmamızdır.
Bu yöndeki çalışmalarımız ayrıca Robo Danışmanlık gibi yapay zeka ve makine öğrenmesini aktif olarak kullanan teknolojilerle de destekleyerek, daha etkin bir dönüşüm olmasını sağlamaktayız. Yenilikçi ürün sayımız önümüzdeki yılda da artmaya devam edecektir. Tüm bu gelişmeler sektörün hızla ve kaliteli büyümesine önemli bir katkı yapacaktır.
Yapay zeka her alanda olduğu gibi finans alanında da etkin bir şekilde insanlara destek veriyor. Varlık yönetimi açısından da buradaki teknolojik gelişmeler oldukça önemli. Dijital yatırım danışmanları, diğer adıyla robo danışmanlarla ilgili nasıl bir gelecek öngörüyorsunuz? Bu ekosistemin içinde nasıl bir etki alanına sahipler?
Robo danışmanlık sektörümüzde görece yeni bir başlık. Ancak bu alana yönelik hızla kurulan kurumlar ve sunulan uygulamalar sektörde oldukça benimsendi ve kullanımı yaygınlaştı. Diğer yandan Portföy Yönetim ve Emeklilik Şirketleri de bu alanda çok önemli projeler yapmaktadır. Bununla birlikte hazine yönetimi yapan kurumlar da robo danışmanlık uygulamalarından karar destek sistemi şeklinde, insanı tamamlayan bir unsur olarak faydalanmaktadır. Ben, gelecekte bu alanda yapay zeka kullanımının önemli oranda artmasını ve içinde robo danışmanlık hizmetleri bulunan iş modellerinin hızla gelişmesini bekliyorum.
Biz de kurum içi inovasyonun en güzel örneklerinden biri olan Öneriver isimli spinoff’umuz ile bu alandaki ihtiyaçlara destek veriyoruz ve bugüne kadar da oldukça çok müşteri edindik. Robo danışmanlık uygulamasında önemli bir başlık olan risk profili oluşturmayı da oyunlaştırma ve hikayeleştirme ile daha verimli hale getirdik. AR-GE başlığında da yapay zeka uygulamalarımızı üniversiteler ile işbirliği yaparak sürekli geliştiriyoruz.
Robo danışmanlık hizmetlerinin bir ucu da portföy saklama kuruluşlarına dokunuyor. Son kullanıcı deneyiminin uçtan uca akışkan bir şekilde sağlanması için saklama kuruluşlarının da dijitalleşmesi çok önemli. Dijital Saklama Kuruluşu yaklaşımından bahsedebilir misiniz?
Dijital aracı kurum gibi Dijital Saklama kavramını da sektöre biz kazandırdık. Özellikle geniş kitlelere varlık yönetimi ve yatırım danışmanlığı vermek üzere kurulan “Dijital Portföy Yönetim Şirketlerinin”, hızlı ve kolay portföy tanımlama, risk kontrolü yapma ve saklama hizmetine ihtiyacı bulunmaktadır. Böylece yatırımcılara çok konforlu bir varlık yönetim hizmeti sunulabilecektir. Bu açıdan baktığımızda, saklama hizmetini, uçtan uca otomasyon ile B2C iş modellerine uygun şekilde daha akışkan ve pürüzsüz bir deneyime dönüştürüyoruz. Sektörde bu başlıkta hummalı bir çalışma vardır. Yakında bu iş modelini uygulayan şirketlerin sayısı hızla artacaktır, dijital saklama işi de buna bağlı olarak büyüyecektir.
Dergimizin bu ayki konusu itibariyle ödeme ve elektronik para kuruluşları alanındaki bu hızlı büyümeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Dijital bankaları da bu sürecin içine dahil edersek finansal ekosistem içinde nasıl bir gelecek öngörüyorsunuz?
Ödeme ve elektronik para konusu sadece Türkiye’de değil tüm dünyada hızla büyümektedir. Elbette ülkemizde dijital bankaların kurulması ve servis bankacılığının gelişmesi de bu sürece olumlu etki yapacaktır. Yeni nesil e-şirketler hem birbirleri hem de çok farklı sektörlerden kuruluşlarla işbirliklerini artıracaktır. Bu başlıklarda bize de çok değişik proje talepleri gelmektedir. Az önce bahsettiğim gibi çok renkli ve dinamik bir gelecek bizi beklemektedir.
Sektörde bu kadar yoğun bir dijitalleşme yaşanırken, yeni neslin eğitimi de önemli bir başlık olarak ortaya çıkıyor. Siz de bu konuda değerli çalışmalar yapıyorsunuz. Bu kapsamda İnfina Akademi çalışmalarından biraz bahsedebilir misiniz?
Bizim çalışmalarımızın en önemli bileşeni insandır. Son 1-2 yıldır tüm dünyada kaliteli insan kaynağına talep artmıştır. Biz bu konudaki ihtiyacımızın önemli bölümünü 2 yıldır gerçekleştirmekte olduğumuz İnfina Akademi üzerinden karşılamaktayız. Burada temel yaklaşımımız, üniversiteden yeni mezun olmuş veya son sınıfa geçmiş gençleri 4 haftalık yoğun bir eğitime tabi tutmaktır. Böylece hem onlara yeni yetkinlikler kazandırmış oluyoruz hem de bizimle çalışmak isteyen gençleri hemen takımlarımıza dahil ediyoruz. Ayrıca bazı katılımcıları müşterilerimize de öneriyoruz. Bu seneki programımıza yaklaşık 400’e yakın başvuru aldık, 100 mülakat yaptık ve seçimde gerçekten zorlandık. 30 gencimiz programa katıldı, bunlardan 15’i şu anda İnfina’da çalışmakta. Bu çalışmamızı kapsamını büyüterek sürdüreceğiz. Sektörün kaliteli insan kaynağını sağlamak ve gençleri hayata daha güvenli hazırlamak bakımından bu uygulamamızı çok önemsiyoruz.
Ajandanız eşliğinde İnfina Yazılım’ın kısa ve uzun dönem hedeflerinde neler var? Sektöre ve müşterilerinize hangi yenilikleri sunmayı planlıyorsunuz?
Hayallerimiz çok geniş. Ancak temel önceliğimiz kaliteli büyümek, yani hizmet hızımızı ve kalitesini asla düşürmeden büyümek. Her kararımızın temelinde bu anlayış vardır. Yenilikçi ürünler geliştirme ve sektöre sunma çalışmalarımızı da hiç hız kesmeden sürdüreceğiz. Kazan-Kazan yaklaşımı ile yeni iş modelleri üreterek müşterilerimize ve sektöre sürekli olarak değer katacağız. Diğer taraftan yurt dışına açılmaya da çok yakınız. İnfina sadece bir kaç yıl içinde Türkiye’nin sayılı fintechlerinden biri olmayı hedeflemektedir.